Gerçekliğin dayanılmaz buradalı-ğını görmemek için elimizden geleni yapıyoruz. Bir an bunu kafamıza kazıyabilsek, kurtuluruz. Belki de deliririz. Oysa biz fikirlerin arkasına sığınıyoruz. Domuzların bile fikirleri olabilir. Bilimin ve felsefenin gereksizliğine duyduğu inançtan kaynaklı bir isyan ünlü filozofunki. Hegel bir domuzdu. Sürekliliğin hangi noktalarda olduğuna ve önemine aşağıda değinmeye çalışacağız. Müjdeye geçmeden evvel yazıya ilişkin iki uyarıda bulunmak gerekiyor. Diğer uyarımız ise ister istemez kitabın yazarına ilişkin; kitabın yazarının Yalçın Küçük olduğu unutmamak gerekiyor. Bu uyarıları yaptıktan sonra Wittgensteins Poker Ne Demek ile devam edebiliriz. Eğer bugün burada isek hiçbirini mistifiye edemeyiz. Tepeden çökertilmediysek, kusur temellerdedir. Bu kadar kolay ve Wittgensteins Poker Ne Demek olarak çöktüyse, çok kolay kurulmuş olduğu sonucuna çıkıyoruz. Eğer deseleksiyon varsa, temelden çöker, artık başka bir düşünce temeline açılıyoruz. Burası neresidir? Gizli Tarihçöken bir cumhuriyetin çürük temellerini, kuruluş paradigmasını sorgulamaya dönük olarak kaleme alınıyor. Gizli Tarihçöküşü görünür kılmak için çöküşe olan meyle işaret ediyor; başlangıcında çöküşe meyledenlerden, aza kanaat edenlerden, hülyasız yöneticilerden bahsediyor. Böyle olunca Gizli Tarihkitaplığımızdaki yerini Yalçın Küçük kontenjanından değil; bileğinin hakkıyla alıyor. Biri altıncı yüzyılda, diğeri on üçüncü yüzyılda yazılmış iki kitaptan bahsediyoruz. Küçük, bu iki kitabın incelemesini İsyan çalışmasının ilk cildinde yapmıştı. Bu nedenle bu kitapta şimdiye kadar gizli kalmış olanları değil, aynı zamanda daha önce tasvir edilmiş oluşumların nedenlerini de açıklamak gerekli olmaktadır. Buradan çıkaracağımız sonuç, gizli tarih yazmanın yolunun arşiv tırtıklamaktan değil, tarihe teorik bir gözle yaklaşabilmekten geçmekte olduğudur. Olayların neden falandan kaynaklandığı ya da aslında neden filandan kaynaklanmış olabileceğinin çıkarımı, tarihi bir soyutlama düzeyinde yeniden yorumlamaktan geçmektedir. Yalçın Küçük, kitapta iki masalı iç içe anlatıyor. Bunlardan ilki pejoratif manası ile masaldır, resmi tarih de deniyor. Küçük, bugünden itibaren anaokullarında okutulmasını salık veriyor. Bu gerçeklikle böylesine büyük karşıtlıklar taşıyan metinler masaldır. Ve fakat masalların bir gün gerçeğin yerine geçmeyeceği şeklinde bir kural mevcut değildir. Bunun yanı sıra gizli tarihlerin bir soyutlama olduğunu az önce açıklamaya çalışmıştık. Soyutlama ve yeniden kurma adlı adınca bir kurgu meselesidir. Tarihte bir ihtiyaç olduğundan bahsettiğimiz teorik bakışın çok yetkin bir örneği olarak karşımıza çıkıyor Gizli Tarih … Bunun yanı sıra çelişkilerin serbestçe hareket edebilecekleri ve bir senteze varabilecekleri bir düzlem olarak görünüyor masal. Küçük, büyük sıklıkla anlatılanların masal olduğunu ve inanmamamız gerektiğini söylüyor. Sınanma ihtiyacından kaynaklandığına yoruyor ve devam ediyoruz. Hiç de değil. Böylesi bir tavır siyaseten toyluğun ve de programatik zafiyetin göstergesi olurdu. Bir üretim biçimi bir coğrafyada yalnızca ortaya çıkışı ile değil; ortadan kayboluşu ile de etkisini hissettiriyor; o coğrafyada iz bırakıyor.
10 dakikalık tarih
Ve yakalamaya çalışırsın geçen yılları, onları yeniden bulmanın umudu içinde “Türkiye tarihinin en zorlu en kritik seçimi” diye nitelendirilen bu günlerde felsefeci Ludwig Wittgenstein şişeye düşen sineğin hikayesi geldi aklıma. Wittgenstein's Poker.(*) Geçen yüzyıla damgasını vuran iki büyük filozofun, Wittgenstein'la Popper'ın 25 Ekim 'da Cambrigde Üniversitesi. Çözülüşe Meyilli bir Cumhuriyet ‘Gizli Tarih’ vesilesiyle – GelenekDurum böyleyse ortada düzen açısından büyük bir boşluk var demektir. Ürün ayrıntılarının sonraki slaydı. Türkiye devrimci hareketinin en önemli sorunlarından birisi, zaten zayıf olan kopuş pratiğini elinin tersiyle itmesidir. Diğer ülkelerden en iyi değerlendirmeler. Unutmayalım Poker oynayanlar kaybeder, Satranç oynayanlar kazanır. Milli ve kutsal davalar bir bir çöpe atılmak istendi.
Şuraya atla:
Wittgenstein aracılığıyla Gizli Tarih'e ilişkin görüşlerimizi de henüz yazımızın başlangıcında belirtmiş oluyoruz. Yirminci yüzyıla damgasını vuran iki büyük filozofun, Wittgenstein'la Popper'ın 25 Ekim 'da. “Türkiye tarihinin en zorlu en kritik seçimi” diye nitelendirilen bu günlerde felsefeci Ludwig Wittgenstein şişeye düşen sineğin hikayesi geldi aklıma. Wittgenstein's Poker.(*) Geçen yüzyıla damgasını vuran iki büyük filozofun, Wittgenstein'la Popper'ın 25 Ekim 'da Cambrigde Üniversitesi. Gizli Tarih, Türkiye siyasi tarihinin “. Wittgenstein's Poker isimli bir kitap.Demek ki ülkemizde iç savaşın düzen içi aktörlerinin hiçbirinin gücünün yetmediği alanlar ortaya çıkmıştır. Benim de önümde sadece hatıralar mı kaldı yoksa? Sovyet devrimi tarihinde minimalizm, ilerici misyonlarından kaçan burjuvaziyi demokratik reformlara zorlama programının adı oluyor. Kitabın Yolculuğu Karton Kapak Kitaplar da okuruna kavuşmayı bekler…. Kocaman bir kayanın içine oyulmuş Marks'ın heykeli kar altında daha bir heybetli duruyor. Kitapla oyun olur mu hiç! Belki hem düş hem şakaydı. Bu kitap sayesinde kısa sürede seçkin bir hayran grubu edindi —aralarında Bertrand Russell da vardı. Benim de Metropol'de kaldığım zamanlar, hatıralar bir film şeridi gibi gözümün önünde geçiyor. Hikayenin merkezinde iki filozofun kendileri duruyor - gururlu, sinirli, hayattan daha büyük - ve kavga için şımarık. Votka mı, kar mı, kitap mı? Kaş göz işaretiyle ellerimi cebimden çıkartmamı istediler, Lenin'in huzurunda En önemlisi biz. Kar güzel yağıyor, tül perde gibi. Ama bugün Kürt hareketi, çözülüşü belirleyen bir dinamik değil; onun nesnesi görünümündedir. Üstünkörü yapılacak bir listede şu gelişmeler yer bulacaktır: Danıştay baskını, Şemdinli, ordu ve bürokrasi içindeki çalkalanma, Genelkurmayın ısrarla zafiyetlerini açık eden ve bilinçli olduğu izlenimi uyandıran açıklamaları, birbiri ardına intihar eden istihbaratçılar, istihbarat ofislerinin ayyuka çıkmış olan çekişmeleri, devletin kimi kurumlarının MİT yarı-otonom hareket etmeye başlaması, rüşvetçilikle suçlanan generaller, dinlenen generaller, istifa eden generaller vs… Bunlar iç savaşın devam ettiğinin ve hızlandığının göstergesi. Yeni tanım bu ihtiyaç giderilirken ortaya çıkacaktır. Diğer ülkelerden en iyi değerlendirmeler. Kitabın bir yerinde büyük filozof Bernard Russel şöyle diyor: "Wittgenstein, zeki insanlarla konuşarak aklını orospulaştırdığını söyledi. The book is such a good read and I think the most reliable and truthful take to clear up the myth of "Wittgenstein threatening Popper" came at the last letter in the Appendix. Bugün sol, antiemperyalizmdir, yurtseverliktir. Anlaşılan o ki bozgun, akıllarda vuku bulmuştur. İki büyük filozof arasındaki on dakikalık tartışmanın hikayesi Bu uyarıları yaptıktan sonra müjdemiz ile devam edebiliriz. Marks'ın kavgası en azından kapitalizmi ehlileştirdi. Bertrand Russell'ın da tanıkları arasında bulunduğu bu karşılaşma yalnızca on dakika sürdü ve pek de iyi gitmedi, ama çıkan kavga derhal bir efsaneye dönüştü. Takip işlemini gerçekleştirebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Ali Eyüboğlu Deniz Işın, ne yazdı, ne söyledi? İçim sıcacık.
